Yargıtay Ceza Genel Kurulu, E. 2018/223 K. 2019/293 T. 09.04.2019

Kararı Veren Yargıtay Dairesi : 1. Ceza Dairesi Mahkemesi :Ağır Ceza Sayısı : 169-245

Nitelikli kasten öldürme suçuna teşebbüsten sanık … ‘nın, TCK’nın 82/1-h, 35/1-2, 62, 53, 63 ve 54/1. maddeleri uyarınca 11 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna, mahsuba ve müsadereye ilişkin Isparta 1. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 20.10.2015 tarihli ve 169-245 sayılı hükmün, sanık ve müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 13.12.2017 tarih ve 570-5021 sayı ile TCK’nın 53. maddesi yönünden düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 16.03.2018 tarih ve 400490 sayı ile; ” … Sanık jandarma, savcılık, sorgu ve mahkemedeki savunmasında aynı şekilde beyanda bulunarak tüfeğin mağdurun elinde bulunduğunu kendisine doğrultunca namlusundan tutarak havaya kaldırdığı tüfeğin patladığını savunmuştur. Mağdur hazırlıkta ‘şahıs av tüfeğinin tetiğine bastı ancak av tüfeğinin emniyeti kapalı olduğundan dolayı ateş etmedi. Şahıs av tüfeğinin emniyet mandalını açmak isterken ben namlu kısmından tutarak namluyu göğsümden çekmeye çalıştım. Bu esnada şahıs ile birbirimizden av tüfeğini almaya çalıştık. Şahıs av tüfeğinin emniyetini açarak bir el ateş etti. Saçmalar bana isabet etmeyerek odanın zeminine isabet etti. Şahıs tüfeği bırakıp koşarak dışarı çıktı’ dediği, mahkemede ise ‘çifteyi bağrıma dayadı, bu beni öldürecek dedim, tetiğe bastı ama biri boş göze mi denk geldi yoksa emniyeti mi açamadı bilemiyorum, boğuşurken yere patlattı, kıvırdım elinden aldım’ dediği, sanığın ellerinde atış artığı bulunduğu, mağdurun ellerinde ve yüzünde atış atığı bulunduğu, başka görgü tanığı bulunmadığı, sanığın tüfeği mağdurun göğsüne tutarak tetiğe bastığı konusunda şüphe doğduğu, şüphe hâlinde bunun sanık lehine yorumlanması gerektiği, sanığın mağdura karşı diğer hareketlerinin yağma suçunun zor kullanma unsurunu oluşturduğu, öldürmeye teşebbüs konusunda mağdurun aşamalarda farklılık arz eden beyanından başka delil bulunmadığı, suç delillerini gizleme veya suçun işlenmesini kolaylaştırmak amacıyla öldürme suçunda cezalandırılması için yeterli delil bulunmadığı,” düşüncesiyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.

CMK’nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 1. Ceza Dairesince 10.04.2018 tarih ve 1336-1702 sayı ile itiraz nedeninin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.

TÜRK MİLLETİ ADINA CEZA GENEL KURULU KARARI

Sanık hakkında konut dokunulmazlığının ihlali suçundan kurulan beraat hükmü temyiz edilmeksizin, nitelikli yağma ve trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçlarından kurulan mahkûmiyet hükümleri ise Özel Dairece onanmak suretiyle kesinleşmiş olup itirazın kapsamına göre inceleme sanık hakkında nitelikli kasten öldürme suçuna teşebbüsten kurulan mahkûmiyet hükmü ile sınırlı olarak yapılmıştır.

Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığa atılı nitelikli kasten öldürme suçuna teşebbüsün sabit olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.

İncelenen dosya kapsamından; 27.04.2015 tarihli ihbar tutanağında; olay tarihinde saat 19.50 sıralarında 156 Jandarma İmdat Hattını arayan katılan … ‘ın, evine hırsızlık amacıyla bir şahsın girdiğine, şahsın kendisini görmesi üzerine motosikletle kaçtığına dair ihbarda bulunduğunun belirtildiği, 28.04.2015 tarihli olay yeri görgü ve tespit tutanağında; av tüfeği ile patlamış boş av tüfeği kartuşunun oda içerisinde yerde olduğu, zeminde delik bulunduğu, katılanın tarifi üzerine aranmaya başlanan sanığın 21.30 sıralarında Afyonkarahisar-Burdur kara yolu kenarındaki bir benzin istasyonunda görüldüğü, motosikletle kaçmaya başlayan sanığın ters yola girerek izini kaybettirdiği, daha sonra kaza yapması sonucu yaralı olarak ele geçirildiği, sanığın üzerinde beyaz şeffaf eldivene sarılı üç adet enjektör ile limon tuzu bulunduğunun ifade edildiği, 28.04.2015 tarihli olay yeri inceleme raporunda; 27.04.2015 tarihinde saat 22.55’te sanık … ‘nın motosikletle kaçarken kaza yaptığı ve Süleyman Demirel Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Polikliniğine kaldırıldığı, olayın Isparta-Afyonkarahisar kara yolunun 67 metre kuzey doğusunda yer alan katılana ait evde meydana geldiği, evin bahçesinde motosiklet tekerlek izi olduğu, iki katlı evin alt katının odunluk ve depo, üst katının ise ikametgâh olarak kullanıldığı, kapılarda herhangi bir zorlama izi olmadığı, ev içerisinde yalnızca olayın meydana geldiği yatak odasında dağınıklık bulunduğu, odanın karıştırılmış, çekyatın açılmış olduğu, odada duvara dayalı bir av tüfeği bulunduğu, oda tabanında 1×1 cm boyutlarında saçma giriş deliği olduğu, halıyı, altındaki kilimi ve yolluğu delen saçma tanelerinin ahşap zeminde saçma deliği oluşturduğunun görüldüğü, tüfek üzerinde yapılan inceleme sonucunda, namlu atım yatağında kapsüllerinde iğne vuruş izi olan yan yana iki adet av tüfeği kartuşu bulunduğu, katılanın kutu içerisinde muhafaza ettiği 800-900 TL ile bir adet dizüstü bilgisayarının çalındığını ifade ettiği, evde mukayeseye elverişli bir emareye rastlanılmadığının belirtildiği, Teşhis tutanağı başlıklı 28.04.2015 tarihli belgede; katılan … ‘ın, kolunda, alnında ve çenesinde sargı bulunan sanık … ‘yı olayı gerçekleştiren kişi olarak teşhis ettiğinin ifade edildiği, Kimlik tespit ve üst arama tutanaklarında; sanık … ‘nın motosikletle kaçarken dengesini kaydederek kaza yaptığı ve gerçekleştirilen takip sırasında yakalandığı, sanığın üzerinde 1 adet tarak, 1 adet sigara, 75 kuruş tutarında madeni para, 1 adet metal kolye ile 3 adet enjektör ve 1,9 gram ağırlığında beyaz kristal madde ele geçirildiğinin belirtildiği, Antalya Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğünce düzenlenen 11.05.2015 tarihli uzmanlık raporunda; incelemeye gönderilen boş enjektörlerde eroin kalıntıları bulunduğu, 1,9 gram ağırlığındaki kristal görünümlü maddenin ise limon tuzu olduğu tespitlerine yer verildiği, Jandarma Genel Komutanlığınca düzenlenen 09.06.2015 tarihli uzmanlık raporunda; katılan … ‘ın her iki el ve yüz bölgesinden, sanık … ‘nın ise ellerinden alınan svaplarda atış artığı tespit edildiğinin ifade edildiği, Süleyman Demirel Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı Başkanlığınca düzenlenen 29.04.2015 tarihli raporda; sanıktan alınan idrar örneğinde, opiat (eroin) ve benzodiazepinler (yeşil reçeteye tabi ilaç etken maddesi) saptandığının belirtildiği, Sanık hakkında düzenlenen adli raporda; motosikletten düşme sonucu alın sol kısımda 4×2 cm, sol göz kenarında 5×3 cm, sağ ve sol dizde 2×1 cm, sol elde 1×1 cm boyutlarında abrazyon, çenede 1 cm uzunluğunda yüzeysel kesi bulunduğu, sanıktaki bu yaraların basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif nitelikte olduğu bilgilerine yer verildiği, 28.04.2015 tarihli tutanakta; sanığın evden bir şey almadığı, dizüstü bilgisayar ve eşyayı poşet içerisinde evin alt katında bulunan ve depo olarak kullanılan yere poşet içerisinde bıraktığı yönündeki beyanı üzerine burada yapılan aramada, kapının sağ tarafında, poşet içerisinde dizüstü bilgisayar ile telsiz tipi ev telefonunun ahize kısmı ve beş adet el havlusunun bulunduğu ve katılana teslim edildiğinin ifade edildiği, Araç bilgileri başlıklı tutanakta; sanığın kullandığı motosikletin çalıntı kaydı bulunmayan 19 yaşında, 03 … 025 plaka numaralı, Peugeot marka, 103 SPXL model olduğunun belirtildiği, Ulusal Yargı Ağı Projesi Sistemi (UYAP) vasıtasıyla temin edilen bilgilerden; sanığın olay tarihi itibarıyla 18 yaşında, 162 cm boyunda ve 56 kg ağırlığında olduğu, Anlaşılmaktadır.

Katılan … Kollukta; Isparta ili, Keçiborlu ilçesi, Kaplanlı köyünde eşi ve kız kardeşi ile birlikte ikamet ettiğini ancak eşi ve kız kardeşinin Antalya’ya akraba ziyaretine gittikleri için iki haftadır evinde yalnız başına kaldığını, olay günü ziraat yaptığı tarlasına zararlı otlara karşı tarım ilacı serpmeye gittiğini, eve sık sık gelip gittiği için evin kapısını kilitleme ihtiyacı duymadığını, akşam saat 19.50 sıralarında tarladan eve döndüğünü, bahçede bir motosiklet gördüğünü, köyden birinin gelmiş olacağını düşünerek evin etrafını kontrol ettiğini, kimseyi göremeyince eve girdiğini, yatak odası kapısını açtığı esnada sanığın av tüfeğini göğsüne dayadığını, sanığın bu sırada bir şeyler söylediğini ancak ne söylediğini hatırlamadığını, sanığın tetiğe bastığını ancak tüfeğin emniyeti kapalı olduğu için ateş almadığını, sanık emniyeti açmak isterken kendisinin tüfeği namlusundan tutarak göğsünden uzaklaştırdığını, tüfeği almak için sanıkla mücadeleye girdiğini, sanığın tüfeğin emniyetini açarak bir el ateş ettiğini, saçmaların zemine isabet ettiğini, sanığın tüfeği bırakıp koşarak çıktığını ve motosiklete binerek kaçtığını, sanığın bütün odaları karıştırmış olduğunu, yatağın altında bulunan kutu içerisinde muhafaza ettiği 800-900 TL ile dizüstü bilgisayarının çalındığını, sanıktan şikâyetçi olduğunu, Mahkemede; yatak odasının kapısını aralık gördüğünü, içeriden tıkırtı geldiğini, kapıyı ittirmesi ile sanığın bir şeyler söyleyerek tüfeği bağrına dayadığını, evdeki bu tüfeğin babasından kendisine miras kaldığını, sanığın tetiğe bastığını, ancak tüfeğin ateş almadığını, bunun emniyetin kapalı olmasından mı yoksa sanığın boş olan namluya ait tetiğe basmasından mı kaynaklandığını bilemediğini, sanıkla boğuştuğu esnada tüfeğin yere doğru ateş aldığını, tüfeği kıvırıp sanığın elinden aldığını, olay sırasında havanın karanlık olmadığını, evde bulunan 8-9 bin TL ile dizüstü bilgisayarının alındığını, sanığın bilgisayarı poşetleyip alt kata bıraktığını, sanığın elinden tüfeği alınca eli boş olarak evden kaçtığını ancak parayı yanında götürdüğünü, İfade etmiştir.

Sanık … Kollukta; 18 yaşı içerisinde bulunduğunu, Antalya ili, Serik ilçesi nüfusuna kayıtlı olduğunu, annesi ile birlikte Afyonkarahisar ili, Sandıklı ilçesi, Çay köyünde çobanlık yaptığını, çocukluğundan beri uyuşturucu madde kullandığını, uyuşturucu maddesi bittiği için iki hafta kadar önce hurdacıdan aldığı motosiklet ile Isparta’ya uyuşturucu madde almaya gittiğini, motosikletinin plakası olmadığı için polisin kendisini takip etmeye başladığını, yolunu kaybettiğini, yol kenarında, boş olduğunu düşündüğü bir ev gördüğünü, uyuşturucu alabilmek için satabileceği hurda türü eşya bulmak maksadıyla eve girdiğini, evin boş olduğunu, evde hurda aradığı sırada katılanın eve geldiğini, katılanın odada koltuğun arkasında bulunan av tüfeğini alarak kendisine doğrulttuğunu, tüfeği tuttuğunu, katılanla aralarında boğuşma yaşandığını, havaya doğru iken tüfeğin ateş aldığını, dışarı kaçtığını, motosikletine binip olay yerinden uzaklaşırken katılanın evin penceresinden av tüfeği ile kendisine ateş ettiğini, Cumhuriyet Başsavcılığında; eve girdiğinde kanepenin yanında bir av tüfeği gördüğünü, bir poşette havluların altında bilgisayar olduğunu, bu poşeti aldığını, arkasına döndüğü esnada tüfeği kendisine doğrultmuş olan katılanla karşılaştığını, katılanın elindeki tüfeği tutup yukarı kaldırdığını bu sırada tüfeğin ateş aldığını, katılanı ittiğini, içinde bilgisayar olan poşeti yerden alıp odadan çıktığını, poşeti ve içindekileri alt kata atarak kaçmaya başladığını, motosiklete binerek olay yerinden uzaklaştığını, yanında bulunan uyuşturucu maddeleri kullandığını, kaza yaptığını, yaptıklarından pişman olduğunu, Tutuklanması için sevk edildiği Sulh Ceza Hâkimliğinde; katılanın evini harabe hâlinde görünce benzin ve uyuşturucu parasını temin maksadıyla hurda bulmak için katılanın evine girdiğini, evdeyken katılanın arkasından yaklaşarak tüfeği kendisine doğrulttuğunu, yukarı ittiği tüfeğin ateş aldığını, katılanı itip kaçtığını, katılanın bu sırada tüfeğini atışa hazır hâle getirmeye çalıştığını, katılanın maksadının kendisini öldürmek olduğunu, katılanı öldürmeye teşebbüs etmediğini, Mahkemede; katılanın evine hırsızlık amacıyla girdiğini, kimseyi öldürme veya yağmalama kastının bulunmadığını, olay sırasında tüfeğin katılanın elinde olduğunu, kendisini korumak için katılanın elindeki tüfeği almaya çalıştığını, bu esnada tüfeğin ateş aldığını, hemen olay yerinden kaçtığını, evden hiçbir şey götürmediğini, anne ve babasının boşandıklarını, 8 yaşından beri uyuşturucu madde kullandığını, katılanın doğru söylemediğini, evden para almadığını, tüfeğin tetiğine basmadığını, zaten av tüfeğinin olay sırasında katılanın elinde bulunduğunu, kendisini korumak için öldürülme korkusuyla panik hâlinde katılanın elindeki tüfeğe yapıştığını, hırsızlık suçunu kabul ettiğini, bu suçtan verilecek cezaya da razı olduğunu ancak katılanı öldürme kastının bulunmadığını, pişman olduğunu, Savunmuştur.

5237 sayılı TCK’nın “Kasten Öldürme” başlığı altında düzenlenen 81. maddesinde; “Bir insanı kasten öldüren kişi, müebbet hapis cezası ile cezalandırılır”, Suç tarihinden önce, 5377 sayılı Kanun’la değişiklik yapılan “Nitelikli haller” başlıklı 82. maddesinde ise; “1) Kasten öldürme suçunun; … h) Bir suçu gizlemek, delillerini ortadan kaldırmak veya işlenmesini kolaylaştırmak ya da yakalanmamak amacıyla, … İşlenmesi halinde, kişi ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılır”, Hükümleri yer almaktadır.

Kanun’un 82. maddesine ilişkin gerekçede de; “Maddede, kasten öldürme suçunun, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektiren nitelikli hâlleri belirlenmiştir. Söz konusu suçun seçimlik olarak belirlenen bu nitelikli şekilleri, bentler hâlinde sıralanmıştır.

… (h) bendinde, bu suçun güdülen amaç itibarıyla nitelikli hâline yer verilmiştir. İşlenmiş olan bir suçu gizlemek, delillerini ortadan kaldırmak veya işlenmekte olan bir suçun işlenmesini kolaylaştırmak amacıyla, kişi öldürüldüğünde, amaç suç araç suç ilişkisi söz konusudur. Suçun bu nitelikli hâlinin oluşabilmesi için, belirtilen amaçlarla bir kişinin öldürülmesi yeterlidir; öldürmek suçuyla amaçlananın gerçekleşmesi gerekmez. Bu nedenle, örneğin bir banka soygununu gerçekleştirebilmek amacıyla öldürme suçunun işlenmesi hâlinde, fail hakkında bu nitelikli unsur dolayısıyla cezaya hükmedilecektir. Banka soygununun gerçekleşmesi hâlinde, failin ayrıca bu suçtan dolayı da cezalandırılması gerekir. Başka bir deyişle, bu gibi durumlarda gerçek içtima kurallarını uygulamak gerekir … .”, 5377 sayılı Kanun’la maddenin (h) bendinde yapılan eklemeye ilişkin gerekçe de ise; “Kasten öldürme suçunun nitelikli hâllerini düzenleyen 82 nci maddenin birinci fıkrasının (h) bendine eklenen ‘ya da yakalanmamak’ ibaresi ile işlediği suçtan dolayı kaçmakta olan kişinin yakalanmamak için bir başkasını öldürmesi hâlinde de ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılmasını sağlamak amaçlanmıştır.”, Şeklinde açıklamalara yer verilmiştir.

Türk Ceza Kanunu’nun 82. maddesinin birinci fıkrasının (h) bendinde düzenlenen nitelikli hâlde, aralarında fiili irtibat bulunan biri amaç suç, diğeri araç suç olmak üzere iki ayrı suç söz konusudur. Araç suç adam öldürmek, bir suçu gizlemek, suçun delilerini ortadan kaldırmak, suçun işlenmesini kolaylaştırmak, suç sonrasında yakalanmamak nedenlerinden birine dayalı olarak işlenmiş veya işlenmesine kalkışılmış olmalı, ayrıca araç suçtan ayrı bir de amaç suç bulunmalıdır. Bu iki suç arasında bağlantının bulunması ise olmazsa olmaz koşuldur.

Bu şekildeki bir nitelikli hâlin gerekçesi, belirli bir amaç suçu işlemek için insan öldürmekten çekinmeyen, başka bir suçu işlemeyi dahi göze alan failin, toplum açısından ne kadar tehlikeli bir kişiliğe sahip olduğunun açığa vurulmuş olmasıdır. ( Osman Yaşar – Hasan Tahsin Gökcan – Mustafa Artuç, Türk Ceza Kanunu, 2. cilt, Ankara, 2014, s.2677.) Öte yandan, amacı somut olayda maddi gerçeğe ulaşarak adaleti sağlamak, suç işlediği sabit olan faili cezalandırmak, kamu düzeninin bozulmasını önlemek ve bozulan kamu düzenini yeniden tesis etmek olan ceza muhakemesinin en önemli ve evrensel nitelikteki ilkelerinden birisi de, insan haklarına dayalı, demokratik rejimle yönetilen ülkelerin hukuk sistemlerinde bulunması gereken, öğreti ve uygulamada; “suçsuzluk” ya da “masumiyet karinesi” şeklinde, Latincede ise “in dubio pro reo” olarak ifade edilen “şüpheden sanık yararlanır” ilkesidir. Bu ilkenin özü, ceza davasında sanığın mahkûmiyetine karar verilebilmesi açısından göz önünde bulundurulması gereken herhangi bir soruna ilişkin şüphenin, mutlak surette sanık yararına değerlendirilmesidir. Oldukça geniş bir uygulama alanı bulunan bu kural, dava konusu suçun işlenip işlenmediği, işlenmişse sanık tarafından işlenip işlenmediği ya da gerçekleştiriliş şekli hususunda herhangi bir şüphe belirmesi hâlinde uygulanabileceği gibi, suç niteliğinin belirlenmesi bakımından da geçerlidir. Ceza mahkûmiyeti, toplanan delillerin bir kısmına dayanılıp, diğer kısmı göz ardı edilerek ulaşılan kanaate veya herhangi bir ihtimale değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalı, bu ispat, hiçbir şüphe ya da başka türlü oluşa imkan vermemelidir. Yüksek de olsa bir ihtimale dayanılarak sanığı cezalandırmak, ceza muhakemesinin en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan hüküm vermek anlamına gelecektir.

Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde; Sanık … ‘nın olay tarihinde on sekiz yaşında olduğu, beyanına göre babasından ayrı yaşayan annesi ile birlikte Afyonkarahisar ili, Sandıklı ilçesinde kaldığı ve çobanlık yaptığı, çocukluğundan beri uyuşturucu madde kullandığını ifade eden sanığın olay günü Isparta ili, Keçiborlu ilçesi, Kaplanlı köyünde ikamet eden ve Afyonkarahisar-Isparta kara yoluna 67 metre mesafede bulunan katılana ait evin bahçesine kullandığı motosikleti ile geldiği, olay tarihinde evinin yakınlarında bulunan tarlasında çalıştığı için evinin kapısını kilitleme gereği duymayan katılana ait o sırada boş olan eve hırsızlık maksadıyla girdiği, evin ikamet olarak kullanılan ikinci katına çıkarak katılanın yatak odasını karıştırmaya başladığı, yatak olarak da kullanılan çekyatı açan sanığın burada bulduğu dizüstü bilgisayar ile yine evdeki telsiz telefonu ve beş adet kullanılmamış havluyu bir poşete koyduğu ayrıca sanığın evde muhafaza ettiği yaklaşık 900 TL tutarındaki parayı da aldığı, bu sırada tarladan eve dönen katılanın evin önünde sanığın motosikletini görerek evin etrafını kontrol ettiği, daha sonra eve girerek tıkırtı duyduğu yatak odasının kapısını itip içeri adım attığı sırada sanığın yatak odasında bulunan katılana ait av tüfeğini alarak tüfeği katılana doğrulttuğu, katılanın sanığın elindeki tüfeğin namlusuna yapışması ile sanık ve katılan arasında meydana gelen mücadele sırasında namlusu zemine dönük olan av tüfeğinin bir el ateş aldığı, tüfekten çıkan saçmaların yerdeki halı ve kilimi delerek ahşap zemine saplandığı, herhangi bir saçma isabeti bulunmayan katılanın olayda yaralanmadığı, tüfeğin patlaması ile sanığın poşete koyduğu telsiz telefon, dizüstü bilgisayar ve kullanılmamış beş adet havluyu alarak alt kata indiği, içi dolu poşeti burada bıraktıktan sonra yaklaşık 900 TL’yi yanına alarak motosikletine binip olay yerinden kaçtığı ve birkaç saat sonra güvenlik güçleri tarafından yakalandığı, katılanın kollukta sanığın tüfeği kendisine doğrulttuktan sonra tetiğe bastığı ancak tüfeğin emniyeti kapalı olduğu için ateş almadığı, Mahkemede ise çiftenin boş gözüne ait tetiğe basması nedeniyle tüfeğin ateş almamış olabileceğini ifade ettiği, sanığın ise aşamalarda tüfeği katılanın kendisine doğrulttuğunu, mücadele sırasında katılanın elindeki tüfeğin ateş aldığını, katılanı öldürmek için kesinlikle ateş etmediğini savunduğu olayda; sanığın aşamalarda istikrarlı şekilde tetiğe basmadığı, tüfeğin katılanla aralarındaki mücadele sırasında patladığı yönündeki savunmaları, olay tarihinde 18 yaşı içerisinde bulunan 162 cm boyunda ve 56 kg ağırlığında olan sanığın elinden tüfeği çekip aldığını beyan eden katılanın, Kollukta tüfeğin emniyetini açan sanığın bir el ateş ettiğini ifade ederken, Mahkemede tüfeğin boğuşma sırasında ateş aldığını söylemesi, bu şekilde av tüfeğinin ateş almasına ilişkin beyanlarının aşamalarda önemli farklılıklar göstermesi, av tüfeği üzerinde sanığın parmak izi bulunduğunu tespit eden herhangi bir parmak izi incelemesinin yapılmamış olması, olaya ilişkin görgü tanığının bulunmaması hususları birlikte değerlendirildiğinde; sanığın katılana av tüfeğini doğrultması eyleminin, inceleme kapsamı dışındaki yağma suçunun zor kullanma unsurunu oluşturduğu, katılanın aşamalarda önemli farklılıklar gösteren beyanları dışında sanığın nitelikli kasten öldürme suçuna teşebbüs ettiğine dair her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı, bu şekilde sanığın beraati yerine mahkûmiyetine karar verilmesinde isabet olmadığı kabul edilmelidir.

Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabulüne, Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 13.12.2017 tarihli ve 570-5021 sayılı düzeltilerek onama kararının sanığın nitelikli kasten öldürme suçuna teşebbüsten verilen mahkûmiyet hükmü yönünden kaldırılmasına, Isparta 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 20.10.2015 tarihli ve 169-245 sayılı, nitelikli kasten öldürme suçuna teşebbüsten verilen mahkûmiyet hükmünün sanığın atılı suçu işlediğine dair her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı gözetilmeden beraati yerine mahkûmiyetine karar verilmesi isabetsizliğinden bozulmasına, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının kabul edilerek Özel Daire düzeltilerek onama kararının sanık hakkında nitelikli kasten öldürme suçuna teşebbüse ilişkin mahkûmiyet hükmü yönünden kaldırılıp Yerel Mahkeme hükmünün bozulmasına karar verilmesi nedeniyle, sanığın bu suça ilişkin cezasının infazının durdurulmasına ve tahliyesine, başka bir suçtan hükümlü veya tutuklu olmadığı takdirde derhal salıverilmesi için yazı yazılmasına karar verilmelidir.

Çoğunluk görüşüne katılmayan beş Ceza Genel Kurulu Üyesi de; itirazın reddine karar verilmesi gerektiği görüşüyle karşı oy kullanmışlardır.

SONUÇ: Açıklanan nedenlerle; 1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE, 2- Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 13.12.2017 tarih ve 570-5021 sayılı düzeltilerek onama kararının sanığın nitelikli kasten öldürme suçuna teşebbüsten verilen mahkûmiyet hükmü yönünden KALDIRILMASINA, 3- Isparta 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 20.10.2015 tarihli ve 169-245 sayılı, nitelikli kasten öldürme suçuna teşebbüsten verilen mahkûmiyet hükmünün sanığın atılı suçu işlediğine dair her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı gözetilmeden beraati yerine mahkûmiyetine karar verilmesi isabetsizliğinden BOZULMASINA, 4- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının kabul edilerek Özel Daire düzeltilerek onama kararının sanık hakkında nitelikli kasten öldürme suçuna teşebbüsten kurulan mahkûmiyet hükmü yönünden kaldırılıp Yerel Mahkeme hükmünün bozulmasına karar verilmesi nedeniyle, sanığın bu suça ilişkin cezasının İNFAZININ DURDURULMASINA ve TAHLİYESİNE, başka bir suçtan hükümlü veya tutuklu olmadığı takdirde derhâl salıverilmesi için YAZI YAZILMASINA, 5- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 09.04.2019 tarihinde yapılan müzakerede uyuşmazlık konusu yönünden oy çokluğuyla, infazın durdurulması ve sanığın tahliyesi yönünden oy birliğiyle karar verildi.”